A | |
Aba | Abla (çocuk dili) |
Abele | İşte böyle |
Abet | Öğle tatili, öğle yemeği için işte verilen ara |
Aborotçi | Palavracı |
Abril | Nisan |
Abu hallen | Bu şartlarda |
Abula | Abla |
Aburası | Burası |
Aclanmak | Acıkmak |
Aclanmak / acolmak | Acıkmak. |
Açan | Ancak |
Açançi | Ne zamanki. |
Açanki | Ne zamanki |
Açubakan | Falcı. |
Afalamak (hapalamak) | Kazmak, oymak |
Afilcan | Aniden |
Afiyet | Yüz, sima. |
Afkur | Gereksiz ve edebe aykırı olarak bağırma çağırma |
Afkurma | Fazla konuşma ne dersen de beni igilendirmez. |
Afkurmak | Havlamak |
Ağanus etmek | İnlemek |
Ağarisa | İlk Doğum |
Ağırayak | Gebe, hamile. |
Ağiralti | Evin altındaki ekili arazi |
Ağirluk | Ev eşyası |
Ağizli | Çok ve gelişigüzel konuşan kişi |
Ağnak | Dere yatağının kumlu kısmı; balığın su üzerine çıkarak dolaştığı kısım |
Ağno | Nadir yemek |
Ağrişak | Kendirden iplik elde etme araçlarında kullanılan yığı döndüren yüzük |
Ağu | Zehir, zehirli ot |
Ağunturmak | Oyalamak, avutmak, geciktirmek |
Ağurasi | Şurası |
Ağurt | Ağrıtmak, inciltmek |
Ağza | Aza, üye, organ |
Aha ayu aha azi | Her şey ortada ve açık |
Aha, ahan | İşte, bak burada, bak gör |
Ahan | İşte bak gör burada |
Ahaviça | İlk defa hamile kalan kadın |
Ahbin | Hayvan altına serili yaprakla karışık hayvan gübresi |
Ahırbağı | Ahır. |
Ahiralti / ahralti | Evin alt kısmı, evin alt kısmındaki ekili arazi/bahçe. |
Ahpon | Hayvan gübresi |
Ahpu | Sığır gübresi, tabi gübre |
Ahpuli yer | Gübrelenmiş ekili arazi |
Ahretluk | Takva sahibi |
Ajdaar | Ejderha |
Ajdeğer | Ejderha. |
Ajluk | Aç |
Akarina citmek | Oluruna göre hareket etmek, işi/kişiyi iyi idare etmek |
Akuçça | Seyrek daneli taze mısır koçanı |
Al atuni ver timari | “Seninle iş olmaz, beraberliği bitirelim” manasında deyim. |
Alababola | Gemi mürettebatının dalaşı İtalyanca |
Alaf | Yeşil bitkilerden oluşan hayvan yemi |
Alahta kolofi | Gençlerin kiminle evleneceklerini rüyada görmeleri için yatmadan önce dua okuyarak yedikleri ve özel kurallara bağlı kalınarak hazırlanan tuzlu küçük ekmek |
Alapur | Yemlik ot, inek yemi. |
Albeçi | Akşamüstü |
Alçamosti | Başkasının yemeğini kendi yemeğine göre daha iştahla yemek |
Alem | Yabancı, el. |
Alemidi | Yün çilesinin takılarak açıldığı düzenek |
Alemun etmeği baldan datli olmak | “Senin mütevazi yemeğin elalemin kaliteli yemeğinden daha iyidir.” manasına bir deyiş |
Alemun kizi | Mecazen gelin |
Alemun mali | Gelin olup başkasına gidecek kız çocuğu |
Aliko | Yuvarlak arı kovanını sağarken dalakları kesmek için kullanılan, kesici ve çift tarflı ağı kısmı 4-5 cm genişliğinde, kol kısmı ise 50 cm kadar uzunlukta olan demir alat. |
Allahisa | Adı hatırlanamıyan için adı ne idi? |
Alohli | Ilık su. |
Altina vermek /kaçurmak | Küçük veya büyük abdestini tutamamak |
Altiyani | Alt tarafı (Evun altiyani) |
Alttan kari | Aşağıdan yukarıya, alttan beri (Alttan kari nerden celeyidun?) |
Altun çeseli | Mecazen devamlı parası olan |
Aluçeşmek | Bir sözü, bir dil sürçmesini yaymak; yapan kişiyle dalga geçmek için kullanmak |
Aludönmek | 1.Hata yapan kişiyi sözle hırpalamak 2.Birini dövmek |
Aluvermek | 1.Kızmak 2.Kızgınlık veya hastalıktan yüzü kızarmak, rengi atmak |
Ameka | Küçük balık |
Amerikan bezi | Kalın patiska bezi |
Amespara | Elifba, Amme Cüzi kitapçığı |
Ana coz | Yuvarlak kovanda en alttaki, en işlek göz |
Anaforci | Beleşçi |
Anağulis | Kusacak gibi olmak, öğürmek. |
Anağulis etmek | Kusacak gibi olmak, öğürmek |
Anaka | Çocuk dilinde anne |
Anakuyusi | Bıngıldak (Çecuğun anakuyusi daha kapanmadi, ezmayin oni) |
Analis | Suya konan katı ve kuru şeylerin yumuşaması. |
Analis etmek | Suya konan katı ve kuru şeylerin yumuşaması. (Çaruklari suya koy, analis etsun) |
Anamidi | Eğirilen yünleri birbirine katıp ayırmada kullanılır. Altında veya üstünde çapraz olarak çakılan çıtaların uçlarından birbirine sabitlenmiştir. Ortasında dikey bir mil uzanır. Kasnak bu mil üzerinde döner ve etrafına geçirilen yumak açılır. |
Anceli-Kunceli | Tahta revalli |
Ander | Uğursuz |
Ander (kaybana) | Uğursuz, sahipsiz, metruk, ölünün arkasından |
Ander kalmak | Kötürüm olmak |
Anderpali | Çukur açmak için kullanılan kazık |
Andikas | Ilık su elde etmek için kaptaki suyu birinden diğerine dökmek. |
Andikas etmek | Ilık su elde etmek için kapları birbirine dökmek |
Andimer | Bir işin kritik dönemi |
Andurmak | Çağrıştırmak, benzemek ( Abu uşak babasini anduriyi) |
Anemira | Feretiko örümünde kullanılan bir tezgah parçası |
Angona | Bir tür zehirsiz küçük yılan. |
Anifranda | Tez bitenen, tükenen şey |
Ansurmak | Öksürmek |
Anteri | Entari |
Anurli | Onurlu, gururlu |
Apandi | Bir tür lokum |
Apansa | Aniden, birdenbire |
Apifami | Yemek artığı. |
Apoçohalis | Eli ayağı birbirine dolaşmak, ayağı takılıp düşmek. |
Apoklis | İp yumağının ucu bulunmayacak şekilde karışması |
Apoksi | Demircinin balta ve kama gibi demir aletlerini bir şey eklemeden düzeltmesi, tamir etmesi |
Apolodavli | Ateşli odun |
Apos | Ağzı bozulmuş aletlerin düzeltilmesi |
Aposkal | Yapılması gereken iş payı |
Apoyfama | Yemek artığı |
Apsimati | Cansız, beyaz kıvılcım |
Apsomat | Közün üzerindeki beyaz sıcak kül |
Apsumati | Ateşten uçuşan kül |
Apukatimi | Hayvanlara yem için öğütülen ince mısır |
Ar Suyi | Utanma duygusu |
Arancap | Tadı acı armut. |
Arapiko | Arap kabağı (siyah kabak) |
Arçak | Erkek |
Ardalaş | Büyük, kaba, iri yarı |
Arikoç | Çok seyrek daneli mısır koçanı |
Arkasuz | Arkası, dayanacağı kişi ve makam olmayan |
Arnuk | Toprağın yumuşayarak kazılabilir hale gelmesi |
Arpalavi | Yapılmakta olan sıralı bir işin geldiği nihai çizgi |
Aruzeli | Arızalı, bozuk alet |
Astiya | İnsan siluetindeki korkuluk |
Aşama | Çayır biçildikten sonra ikinci kez gelen çimen |
Aşamat | İnek adımı. |
Aşana | Ateşliğin üzerindeki bacamsı kısım |
Aşana ağaci | Ateşliğin üstündeki baca kısmının başlangıcını ev içerisinden ayıran, aynı zamanda dumanın içeriye dönmesini engelleyen köprü şeklindek, kalın kestane kereste |
Aşlama | Aşılı meyve filizi, yabani olmayan meyve |
Aşot | Dere suyunu başka tarafa akıtmak. |
Aşot, aşot çesmek | Dere suyunu başka tarafa akıtmak |
Aştali | Domuz korkutmak için bahçelere konulan korkuluk. |
Aşto | 1.Ekin alanlarında yabani hayvanları korkutmak için konulan insan kuklası şeklinde korkuluk. 2.Mecazen uzun boylu fakat beceriksiz kişi (Aştosun da aşto, elunden bi bok celmez) |
Aşude | Bir türlü sütlü yemek |
Aşurmak | 1.Aşırmak, ayağını kaldırmak (Eyağuni aşur ustine). 2.Kaçırmak, götürmek (Celen var, sofrayi aşur anbara. Allah ağrilaruni kafdağinun arkasina aşursun. Sirten aşurdim oni, ben ceri dondum). 3. Bir işin üstesinden gelmek. (Zencin işuni dağdan aşurur, fukara duz yolda şaşurur.) |
At boki | Mecazen vasıfsız, beceriksiz, değersiz kişi. |
At osuruği | Mecazen beceriksiz ve değersiz kişi |
Ateşli | Koşmaca oyunu |
Ateşluk | Geleneksel evlerde ateş yakılan kısım |
Atiça | Ateş böceği |
Atiça (çilimburi) | Ateş böceği |
Atiçi | (Afiçi) Henüz çiçek açan salatalık |
Atki | Yaşlı kadınların kullandığı büyük başörtü |
Auğa | Ona, şuna |
Avli | Avlu |
Avusto | Ağustos |
Ayaçi | Arabulucu. |
Ayadin | Ay ışığı |
Ayarçi | Arabulucu |
Ayazbaş | Saçları dökülmüş, başı açılmış kişi |
Aykırılamak | Yan tarafa doğru gitmek |
Aykiri al | Uzaklaşmak, geçip gitmek |
Aykiri almak | Uzaklaşıp yana doğru gitmek |
Aykirilamak | Yan tarafa doğru gitmek |
Aynali | Başının önünde beyaz kıllı bir kısım olan sığır |
Ayu | Ayı |
Azina | Irmak kenarında bulunan ekilebilir arazi |
B | |
Badeva | Bedava. |
Bağ ağaci | Eski evlerde evin etrafını dolanan döşemelerin bağlı olduğu kalın kestane kereste. |
Bağa | Bana |
Bağağaci | Eski evlerde evin etrafını dolanan döşemelerin bağlı olduğu kestane kereste |
Bağardak | Beşikte bebekleri ayak ve kol kısımlarını bağlamak için kullanılan iki değne |
Bağci | büyü, muska yapan kişi. |
Bağlama | Tavan kirişi |
Bağlamak | Güveyi iktidarsız bırakma |
Balaki | Belki, olaki |
Balaşuk | Bulaşuk |
Balça | Bahçe |
Balkanluk | Sarp, engebeli, yüksek alan |
Ballı lobya | Soya fasulyesi |
Balli lobiya | Soya fasulyesi |
Balli lobya | Soya fasulyesi |
Ballik | Arı kovanının ikinci ve üçüncü katı |
Baraba | Beraber |
Barabelli | Parabellum marka tabanca. |
Barabenli | Parabellum marka tabanca |
Barbon | Barbunya Balığı |
Bare | Bari |
Basabas | Tıka basa dolu. |
Başini bağlamak | Evlendirmek |
Başluk | Başlık |
Başukari | Yukarıya doğru |
Başyukari | Bayır yukarı |
Batal olmak | Kullanımdan çıkmak |
Baturma | Lokma, bir lokma |
Baydon | Aptal |
Bayişaği | Bayır aşağı, yokuş aşağı |
Bayyışağa | Aşağıya doğru |
Bayyişa | Aşağıya doğru |
Becit | Acele, ivedi |
Beçar | Bekar |
Beçi (Beçim) | Belkim |
Bedova (Beydoğa) | Beddua |
Belkim | Belki |
Belme | Bölme |
Beluk | Bölük |
Benlukçi | Kibirli |
Beri | Bu taraf |
Bertilmek | duvarın veya zeminin çatlaması. |
Beş kardaş | Beş kardaş |
Beşli | Beşibirlik |
Bet | Çirkin |
Betcoz | Betcoz |
Beydova | Beddua. |
Beyikana | Babaanne |
Beyinmek | Büyünmek |
Beyit | Beyit |
Bi hov / Bi hova | Kısa zamanda. |
Bi şe | Biraz, çok az. |
Bi yayim | Bir kısım. |
Biişağa | Aşağıya doğru. |
Bilama | Birazcık |
Bildur | Geçen yıl |
Bildur sene / buldur sene | Geçen sene. |
Binam | Yavrum. |
Biyamiyi | Birileri, bazıları |
Bodak | Küçük balık ağı |
Bok canli | Kişi karşısında daralıp, sıkıntıya düştüğü kişiye ya da hayvana söyler: sözden anlamayan kişiye, “o bok canli bi dur da!” |
Bolaçi | Belki. |
Bolaki | İnşallah |
Bolaşuk | Bulaşık. |
Bozcer | Ağaçlık, çalılık yer. |
Buldur | Geçen yıl, geçtiğimiz yıl |
Bulik | Genç kız (Hemşin yöresinde) |
C | |
Cadaloz / Cadoloz | Arsız kadınlara söylenir. Mecazen iş bilen, lafın altında kalmayan, laf baş edilmez kadınlara denir. |
Cafili kürek | Gubre atmaya yarayan catalli kurek. |
Cağle/Çağli | Bit |
Cağur | Gavur |
Came | Cami. |
Caris | Rahatsız. |
Caris Olmak | Rahatsız olmak |
Cavramak | Gayret etmek |
Cazi | Cadı |
Ceba | Bedava olan şey |
Cebre | Gübre |
Cece | Gece |
Cedak | Yol ayrımı. |
Ceğerli | Olgunlaşmış, değmiş meyve. |
Celep | Kavurma yapmak için satın alınan inek |
Cennetuka | Kızılgerdan (L. Erithacus rubecula) kuşunun yöredeki adıdır. |
Cenşluk | Gençlik |
Cerbuçuk | Mısır bitkisinin üzerindeki çiçek |
Cerdel | Tahtadan yapılan, hayvanlar için yemek kabı. |
Ciğa | Çamur seli. |
Cilav | Cila. |
Cindrak | Zil, çıngırak. |
Cinivir/Ciniviz | Zeki, hareketli çocuk. |
Ciniviz | Zeki, hareketli çocuk |
Circir | Fermuar |
Civa | Becerikli, atılgan, ele avuca sığmaz kişiler için söylenir. |
Cizlavi | Eskiden giyilen bir tür lastik ayakkabi |
Coco | Kumda oynanan çocuk oyunu |
Col | Göl |
Con | Gön, deri. |
Côn | Deri |
Cons | Göğüs. |
Coreslenmek | Özlemek. |
Coret | Biçilen mısır demetlerini yere sermek |
Coz pulusi | Göz bebeği |
Cucum | Güğüm |
Cuğap | Cevap |
Cumiş | Gümüş |
Cuneli | Güneş gören yer. |
Cunluk | Günlük |
Cunuz | Gündüz |
Curut citmek | Aşırı ishal olmak |
Cuvab | Cevap |
Cuz | Güz |
Cücük | Civciv |
Cüre | Küçük atmaca |
Ç | |
Çirmulis etmek | Kıvranmak |
Ça pula | Kullanılmış ayakkabı |
Çaara | 1. Zincir, teneke veya ince tahtadan yapılan rüzgâr gülü. |
Çaç | Hayvanların altına serilen gürgen kestane yaprakları |
Çaça | Uzun aralıklı fındık çubuklarından yaprak taşıma sepeti. |
Çaça sepet | Uzun aralıklı fındık çubuklarından yaprak taşıma sepeti |
Çaçel | Çubuklardan örülen ve ev içinin üstünde bulunan, dumanı geçiren döşeme. |
Çaçuka | Çekirge. |
Çafılamak | Tırnakla kazımak, bahane aramak |
Çafi | Çatallı |
Çafilamak | Tırnaklamak, tırmalamak |
Çafkali | Kesilen ağaçtan kopan kürdan benzeri ince parçalar. |
Çafladi | Darbe sonucu ağaçtan kopan kıymık |
Çaflati | İnce odun parçası, kıymık |
Çağan | Mısır ayıklamak |
Çağana | Yengeç |
Çağna | Yengeç |
Çağna / Çağana | Yengeç. |
Çağra | Bıçak bilemeye yarar düzenek |
Çağra cevirmek | Hileli işler yapmak. |
Çağrayasarilmak | Başı belada olmak |
Çağumi | Salkım |
Çahatara | İki cevizin birbirine bağlanmasıyla yapılan oyuncak. |
Çahava / çahavel | Ahır süpürmek için kullanılan çalı süpürgesi. |
Çahğo | İskorpit balığı |
Çahğra | Dalavere, dolap, dümen (çakradan geliyor) |
Çahğudi | İşe yaramaz bez parçası |
Çaho | İskofri balığı |
Çahra | Eski, bozuk işe yaramaz nesne |
Çahudi | Paçavra, işe yaramaz bez parçası |
Çakal Duğuni | Güneş esnasında yağmur yağması |
Çakal Osuruğu | Kendiliğinden yetişen mantar |
Çakal yağmuru | Güneşli havada yağan yağmur |
Çakçaka | Taneleri deremen taşına ileten ahşap oluk |
Çaklanmak | Durulamak |
Çakudi | Salkım, üzüm salkımı. |
Çakuma | Örümcek ağı |
Çalağuş | Derelerde kayaların altında yaşayan böcek, balık yemi. |
Çalakop | Bir çeşit orak |
Çalambura | Yaz gecelerinde ışık veren böcek (çarambula) |
Çalambura/ Çilimbura | Ateş böceği. |
Çalaşi bardi | Mısır otu yığını (Ardeşen). |
Çali | Odun dalları |
Çali pati | Kuş tutmaya yarayan düzenek. |
Çalim | Kırmızı, yapışkan toprak. |
Çalma | Balçıklı sulak yer. |
Çaltuk | Haylaz, yaramaz çocuklar için söylenir. |
Çamak | Ceviz ağacının silindiği uzun çomak. |
Çambi | Örgü, saç örgüsü. |
Çamçaka | Geveze |
Çamı | Saç örgüsü |
Çami | Hasır türü örgü |
Çangaş | Zamansız yağan az miktarda kar. |
Çanis etmek | Kullanılan suyun üzerine sıçraması |
Çapalamak | Gayret göstermek. |
Çapari | Bir tür balık avlama aracı |
Çapika | Malzeme konulan kıl desti |
Çapili | Bir avuç miktarı kesilmiş ot. |
Çapli | Elle dikerken atılan bir dikiş |
Çapona | Demirden yapılan kapı menteşesi. |
Çapula | Yemeni ayakkabı |
Çaput | Atık bez parçası |
Çarafulis | Yemek veya su üzerinde yağ ışıldaması. |
Çarafulis etmek | Yemek veya ya su üzerinde yağ ışıldamak |
Çarapali | Küçük bir tür kuş kapanı |
Çaravoş | Çakıllı yer |
Çaşıt | Casusluk, fesatlık. |
Çaşot | Aracı kadın elçi |
Çaşutluk Etmek | Elçi, aracı kadın |
Çatara | Uygunsuz, yaramaz kişi |
Çatim | Kavşak. |
Çatmak | Görmek, rastlamak |
Çavçiko / Çavçaka | Yabani hayvanları korkutmaya yarayan suyla çalışan düzenek. |
Çavlak | Aşırı sulak yer. |
Çavlaka | Fesatlık etmek (Uygurca) |
Çaynuk | Demlik. |
Çebre | Gübre. |
Çeç | Devamlı sulak olan arazi parçası |
Çeçez | Petekte arinin bal yaptigi gozenekli parca |
Çegil | Çakıl |
Çeğel | Kekeme |
Çeğil | Çöplük. |
Çeğle | Bit. |
Çeğre | Çehre. |
Çehluş | Bir şeyin ayakaltında kalıp iyice ezilmesi, yamyassı olması. |
Çektura | Hantal. |
Çeleçuta | Ufak tefek, tartıya gelmeyecek şeyler için denir. |
Çelefudi | Yarılmış odundan elle ayrılabilen küçük parça, kıymık |
Çelepur | Kelepir |
Çeli | Kurumuş mısır sapları |
Çençene | Pencere mandalı |
Çeneçi | Kovandan bal almaya yarayan kepçe şeklindeki alet. |
Çepçuk(kepçuk) ağız | Kepçe ağız |
Çeper | Çit |
Çepiç | Altı aylık keçi yavrusu. |
Çepli | Kıymık, küçük ağaç veya taş parçası |
Çepuk | Küçük sepet |
Çerçelida | Suda yaşayan küçük canlılar. |
Çeremit | Kiremit |
Çerezayı | Haziran |
Çerik | Çam kalas |
Çerim | Yerleşim yerine yakın bol ağaçlı yer, küçük ırmak. |
Çesuk | Kesik |
Çeşan | Başa bağlanan geniş ve çubuk desenli peştamal |
Çeşe | Köşe |
Çeşin etmek | Turfanda bir meyve veya sebzeyi ilk defa yemek |
Çetek | Kötek |
Çıkma | Kız ve erkek tarafının gönderdikleri hediye |
Çıpa | Arı iğnesi. Çocuk göbeği |
Çırpıntı | Çalı ve odunun küçük parçaları |
Çıtarı | Horoz ibiği |
Çiça | Emzik. |
Çiçeni | Süzme yoğurdun veya ekşimiğin suyu. |
Çiçi | Yaranın sulanması |
Çiçikomeçi | Çıplak, yalınayak, üstü başı olmamak |
Çiçili | Solucan. Zayıf ince kız. |
Çiçipeçi | Çırılçıplak. |
Çiçof | Ekili alanlardaki azgın ot. |
Çifın | Defnegillerden bodur ağaç ve çiçeği |
Çifin | Sarı çiçekli bir ot, bir tür orman gülü |
Çifut | Fesat |
Çiğir | Çağırmak, davet etmek |
Çiha | Ala karga. |
Çihçirina | Bayağı çit kuşunun (L. Troglodytes troglodytes) yöredeki adıdır. |
Çihğa | Saksağan, zayıf kimse |
Çihğnuz | Yanık kokusu |
Çikli | Oyun oynamak için çember |
Çikma | Kız ve erkek tarafının gönderdikleri hediye |
Çikmak | Kadının eşinden boşanması. |
Çikmiş | Boşanmış kadın |
Çilbur | Ana malzemesi süt olan bir tür yemek |
Çile | Yaban çileği. |
Çili pumburi | Ateş böceği |
Çiliğani | Kavurma |
Çilikuvaris | Dairevi şekilde dönmek. |
Çilimbura | Ateşböceği |
Çilimburi (atiça) | Ateş böceği |
Çilotori | Bağırsak. |
Çima | Arı kovanlarını ağaçlara çıkarmada kullanılan kalın halat. |
Çima vurmak | Halatı ayaklar arasına sıkıştırarak yüksek ağaçlara tırmanmak. |
Çimçir | Şimşir. |
Çimidi | Beyin veya dağılmış beyin |
Çimla | Çapak, göz çapağı. |
Çimya | Çapak, gözdeki çapak. |
Çimyalı göz | Çapaklı göz |
Çina | İbik |
Çiniya | Tavuk dışkısa |
Çinluk | Çulluk kuşu |
Çinya (çimya) | Tavuk dışkısı |
Çipa | Arı iğnesi. Çocuk göbeği |
Çipar | Askı. |
Çipos | 1. Güneşin sık görünüp kaybolması. 2. Hayvanın bir şeyden ürkerek zaptı zor hareketler yapması. |
Çirapi | Kötü, hain, belalı (kadın) |
Çirbit | Kibrit |
Çirlamak | İnlemek. |
Çirmulis etmek | Kıvranmak |
Çirozlamak | Buruşmak, ozelligini kaybetmek. |
Çirpi | Yarılması gereken ağaca yarılacağı yeri işaret eden çizgi. |
Çisenti | İnce yağmur |
Çison | Sarmaşık |
Çişon | Sarmaşık |
Çitari | Horoz ibiği |
Çiten | Yaprak taşınan delikli sepet |
Çivi | Çocuk oyunlaında sayı |
Çivit | Çekirdek. |
Çivrikos | Büzüşmüş |
Çiya | Ates kivilcimi |
Ço | At ve katırı uyarma sözü. |
Çofo | Çim. |
Çoh | İnce kalas |
Çohayin / Hayin | Çok fazla, aşırı. |
Çomur | Kömür |
Çonoş | Ahır tavanındaki ağaç ızgara. |
Çopri | Köprü |
Çori Kesmek | Derenin suyunu baska yere akitarak, balik avlama |
Çosye / Kösere | Biley taşı. |
Çoti | Kötü |
Çozama | İnek dışkısıyla idrarının karışmış durumu |
Çufan | Filiz, surgun |
Çufan(fışkın) | Filiz |
Çuğni / çuğunis | Yanık, yanmış. |
Çuğni kokmak | Yanık kokmak, (özellikle bez eşya yanması) |
Çuk | (Çocuk dilinde) pipi |
Çukundur | Pancar |
Çul | Kül |
Çulek | Tahta yoğurt ve pekmez kabı |
Çulfet | Anne babanın bakmakla yükümlü olanlar, çocuklar |
Çumantere | İçine genelde tohum konulan, beze sarılan bez kese. |
Çumbi | Çimdik. |
Çumbu | Çimdik |
Çumur | Mısır unu, yağ ve çökelekle yapılan yemek |
Çuncuri | Küçük bir tür sinek. |
Çunçuri | Bir tür sinek |
Çunis | Çünkü |
Çunkim | Yemeğin tencere dibinde yanması sonucu oluşan koku |
Çupi | Küçük çubuk |
Çupuri | Ezilmiş, suyu sıkılmış üzüm artıkları. |
Çupyas | İnceden ağırma, sızı. |
Çuri ayı | Temmuz ayı (çürük ayı) |
Çurt | Kürt |
Çuru ayi | Temmuz |
Çuruğayi | Çürük ay, 15 Temmuz ile 15 Ağustos arasındaki dönem. |
Çuruli | Aşırı olmuş, yağlı |
Çuyis | İnlemek, acıdan bağırmak. |
Çuyis etmek | Agirmak, sizlamak |
D | |
Da | Anlamı güçlendirmek için kullanılan ek |
Dadanmak | Abone olmak gibi bir şeyin peşine sürekli gitmek |
Dagidigi | Seksek oyunu. |
Dağni / Darni | Tavan arası. |
Daladal | Güreşmek veya yarışmak için tutuşmak. |
Daladal etmek | Güreşmek veya yarışmak için tutuşmak |
Dalak | Bal peteği. |
Dalda | Yağmurdan kaçıp sığınılan yer, gölgelik. |
Daltaşak | Çırılçıplak. |
Damla | Saçak altı |
Damulika | Küçücük şey, damlacık |
Dandaniça | Sözünde durmayan, bir kuş |
Dardar etmek | Dır dır etmek |
Darlanmak | Sıkılmak. |
Darluk | Sıkıntı, bunalım |
Davli | Odun parçası |
Dayman | Daima |
Değerimi | Yuvarlak. Oval yassı |
Değmek | Olgunlaşmak (kerezler daha değmedi) |
Değrim | Yuvarlak. |
Deke | Dakika |
Denaz | Taklit, yansılama, alay |
Deremen | Değirmen |
Dersun | Sanki. |
Desunlar İçin | Gösteriş için |
Devren | Köprü |
Deyine | Diye |
Deyman | Daima. |
Didali | Ufak tefek güzel kadın |
Dilavi | Ayran küpü |
Dilisim | Tılsım, büyü |
Dilo | Kekeleme. |
Dimari | Ham meyve |
Dingoz | Söz dinlemeyen, inatçı kişiler için söylenir. |
Dink | Arpa-buğday kabuklarını ayırmaya yarayan değirmen. |
Dişarla | Kesişleme rüzgarı |
Dişarlan | Hacet def etmek |
Div | Dev |
Diyam | Güya, sanki |
Diyan | Dayanmak |
Dizluk | Uzun erkek donu |
Dodofi | Bön, avanak |
Doğa | Dua |
Doğdi | Keserin dip kısmı, döven kısmı |
Dolama | Irin |
Dolaylık | Belden aşağıya sarılan peştamal |
Dondaci / Dondarci | Sağdıç, düğünlerde yapılacak işleri organize eden kişilere de dondarcı denir. |
Dondarci | Düğünlerde yemeği yöneten kişi |
Dova | Dua. |
Duman vurmak | Aldırış etmemek, önemsememek |
Dumanlanmak | Sigara, tütün içmek. |
Duvrani | Yağ ve ayran yapmak için kullanılan yayık |
Düşüm | Yayla yolunda verilen molaya denir. |
Düzenci | Gelini hazırlayan bayan |
E | |
Ebbedi | Asla, kata (ebediden geliyor) |
Ebi | Öbür |
Ebiri | Öbürü |
Ebirini | Otekini |
Ebisoy | Öbür türlü |
Ecer / ecere | Eğer, şayet. |
Ecinli | Cinli, perili |
Eçisper | Eksper, çay eksperlerine denir. |
Egere | Eğer, şayet |
Eğğeni | Yün ve tiftiği eğirip iplik haline getirmede kullanılır. Parmaklar arasında sıkıştırılarak döndürülür ve bu şekilde tiftiğin dönüp sarılması sağlanır. |
Eğrat | İmeceye giden kişi. |
Eğratluk | İmece |
Eğratluk / Irgatlık | İmece. |
Eğreti | Eğrelti otu |
Eğretiluk | Eğrelti otlarının bol olduğu alan |
Eğrip | Büyük balık ağı |
Ehtipan | Evin kapısından itibaren bahçe boyunca uzanan, ucunda zil bulunan ip. |
Ekşipiça | Hayvanların yiyebildiği ekşi ot. |
Elcan | Yabancı |
Elçi | Evlenmede aracılık eden kişi |
Eldi | Öldü. |
Eldu | Ölmmek |
Elduttu | Öldürmek |
Elet | İletmeki, götürmek veya götürmek |
Elim | Ölüm |
Elişmek | Sataşmak |
Eliştu | İsabet ettirmek |
Emcük | Yalancı emzik |
Emice | Amca |
Emicoli | Amca oğlu |
Emrana | Bahar ayları, arıların oğul vermeye hazırlandıkları aylar |
Encami | Acemi |
Engiş | Maşa. |
Entari | Fistan |
Enuk | Domuz yavrusu |
Eraze | Arazi |
Ereti | Eğrelti otu |
Eserli | Perili, cinli |
Eskemi | İskemle |
Esseh | Sahih, doğru |
Eşadi | İnsan süretinde yapılan korkuluk |
Eşik | Işık |
Eşkin | Filiz |
Eşkun | Filiz, sürgün |
Etekluk | Etek |
Etmek | Ekmek |
Evetle | Acele etmek |
Evlek | Ark |
Eyicene | İyicene, dikkatlice |
Eyilat | İyileştirmek |
F | |
Fafatara / Fofotora | Gece kelebeği. |
Falamidi | Sandık çekmecesi |
Fambur | Ihlamur |
Fanila | Kollu atlet |
Farfara | Geveze, boş konuşan |
Farfaratis | Çırpınma, çarpıntı |
Farfatara | (Fafatura) Kelebek |
Farfatara(fafatura) | Kelebek |
Farla | Çırpınmak, kuş kanat çırpmak |
Fartik | Önlük |
Fatel | Ele alınan bir tutam çıra. |
Fayrap | Harekete geçmek, çalışmaya başlamak gemici deyimi |
Faytos | Paydos |
Feçan | Ateş üzerindeki ağaçtan yapılmış tavan ızgarası. |
Feğti / Fehti | Bir nevi çit. |
Feket | Fakat |
Felamedi | Gelin sandığında bir bölüm. |
Felemedi | Sandığın içindeki küçük çekmece gözü |
Felenk | Kayıkları suya çrkmek için kullanılan ağaç kızaklar |
Feli | Kabak dilimi |
Feliçi açmak | Duğme yeri açmak |
Feluka | Lahana filizi |
Femele | Ocağın yanında bulunan, üzerine kap kacak konulan yüksek terek. |
Fent kurmak | Tuzak kurmak. |
Feretiko | Rize bezi – Feletika- |
Ferik | Piliç. |
Ferzenk | Orospu |
Fırahti | Kestane ağacının kalın tahtası |
Fiçiko | Su kabağı |
Fifilika | Oyuncak rüzgar gülü |
Fikoki | Böğürtlen, diken çileği (Fuska, hamduspara, hğendekuka) |
Filispit | Bisiklet. |
Filit | Sinek, haşere ilacını püskürten alet. |
Fira | Mısır fidesi |
Firahti | Ağaç korkuluk, çit. |
Firfilak | Fırıldak. |
Firfilik | Düdük, düdük sesi |
Firfirik | Düdük. |
Fisoni | Delik |
Fişki | Hayvan tersi |
Fitikoz | Bele sarılan önlük, bir çeşit dolaylık. |
Fitlemek | Fesatlık. |
Fitne | Yavru Balık |
Fitra | Mısır fidesi |
Fitruka | Kestane ve ceviz ağaçlarının kendiliğinden biten fidanları, genç ve dinamik kızlar için de söylenir (kiz duriyisun fitruka) |
Flanbur | Ihlamur |
Fodulluk etmek | Böbürlenmek, çalım satmak, haddini bilmememk |
Foli | Toprakta küçük çukur |
Fomon | Mısır saplarının birbirine yaslanarak dizilmesi. |
Frahti | Kalın kestane tahtası |
Fu ska(Likapa) | Böğürtlen |
Fuçi | Yumuşak. |
Fufudi | Sivilce |
Fufudi (fusudi) | Sivilce |
Fufuka | Çıtkırıldım |
Fufula | Hafif. |
Fufuli | Sivilce |
Fufuti | 1. Sivilce. 2. Sinek ısırığı sonrasında oluşan şişkinlik. |
Funduk | Fındık |
Furliyan | Çekirge |
Furnesi | Kavrulmuş mısırdan yapılan un |
Furset Furtuna | Fırsat Fırtına |
Fuska | Böğürtlen, ahududu |
Fuşçi / Fuşki | İnek gübresi. |
Fuşkali | Su toplamış yara. |
Fuşki | Taze gübre |
Fuşki (fışki) | Hayvan dışkısı |
Fut | Ani ve bir kere olan şeyler için kullanılır. (Fut citti) |
Fut çekmek | Bir yudum içmek, bir defa çekmek |
Futa | Bele bağlanan ipek peştamal |
G | |
Gaçu | Kırmızı sırtlı örümcek kuşu. |
Gadanı Almak | Çare olmak, avutmak |
Gadel | İçine bal konulan kap. |
Gaganis Etmek | Tavuğun gıgıklaması |
Gağuz | Kurutulmuş hayvan kafası. Gağuz nazara karşı kullanılmak üzere evlerin dışına, saçağa asılır. |
Galiya | Gelincik. |
Ganguli Guçça | Tahta revalli |
Ganguliguçça(kancalıkutça) | Tahterevalli |
Garnal | Yaygın şekilde kullanılan el sepetidir. Kola takılarak taşınır. Yöreye göre “karnal, ğençkeli” gibi isimlerle de anılır. |
Geceluk | Gecelik |
Gelberi | Ateşi karıştırmaya yarayan, ucu “L” şeklindeki demir çubuk. |
Gerdel | İneğe verilen yemin konulduğu tahta kap |
Geyme | Kılıf, özellikle yastık kılıfı |
Gırgır | Büyük balık ağı |
Godalak | Taneleri alınmış mısır koçanı |
Godvan | Tanesi alınmış mısır (Ardeşen). |
Gogona | Kagittan bir tür küçuk uçurtma |
Golf pantul | Paçası dize kadar dar, üstü bol pantalon |
Gomit | Balık. |
Goşt | Tarla sürülünce meydana gelen sert toprak kümeleri |
Gömüğü sevilmek | İçi güzel olmak |
Gömük | Kemik |
Göreslenmek | Göresi gelmek |
Gözun harhalisi | Goz yuvarlagi |
Gudeli | Daha çok yüksek boylu ağaçlardan meyve toplamada kullanılır. İnce ve uzun yapısıyla dalların arasından rahatça geçer. |
Gugum | Güğüm |
Güçükayı | Şubat |
Güman | Ümit |
Güvel | Kurutulmak üzere toplanmış ot demeti. |
Ğ | |
Ğaço | Eriyik, pelte |
Ğalaçi | olu (ğalaçi yağayi) |
Ğalaçi yağmak | Dolu yağmak |
Ğalalayis | Yüksek sesle söylenen bir kimseyi küçümsemek için kullanılır: “ğalalayis etti durdi.” |
Ğalaz | Dolu yağışı. |
Ğaliya | Gelincik |
Ğaloti (haloti) | Balgam |
Ğanapi | Armut çeşidi |
Ğanca | Kene |
Ğaramsa | Maydanoz |
Ğarçi | Sırık |
Ğarğali | Cevizin üzerindeki yeşil kabuklu kısım |
Ğarğaris | Çığlık, bağırarak ağlamak. |
Ğarğaris etmek | Bağırıp çağırmak |
Ğarğaris(kuyis) | Feryat etmek, bağırıp çağırmak |
Ğark | Su arkı |
Ğaros olmak | İşe yaramaz hale gelmek |
Ğatyaluk | Çöp, çöplük |
Ğatyaluk(hatyaluk) | Çöplük |
Ğaviçi | Iyice, yamuk yumuk olmuş metal eşya |
Ğavroz | Bebek lazımlığı |
Ğavzali | Bal mumu tortusu. |
Ğayif / Hayif | İntikam. |
Ğayin | Hain |
Ğayla | Kurbağa gibi iri gözlü canlılara denir. |
Ğemençe / Hemence | Omuza alınan heybe. |
Ğes | Sopa. |
Ğezel (ğoğol) | Sığırların altına serilen kuru yaprak (gazel) |
Ğezep | Bela |
Ğılima | Erimiş durumda olan özellikle sabun |
Ğıncık | Diş eti |
Ğınzil | Damak. |
Ğırz | Araziyi ağç köklerinden temizlemek için derin kazmak |
Ğiçi/Ğiti | Çocuk dilinde, kotu, fena, pis şey |
Ğilima | Çok pişip erimiş et |
Ğilya | Aşırı salya. |
Ğincik | (Ğinzili) Damak |
Ğincos | Harap, bitap. |
Ğinzili | Damak. |
Ğirk etmek | Gark etmek, gömmek |
Ğizar | Bicki makinesi, buyuk testere |
Ğoberi | Ahşap çit, korkuluk. |
Ğocğomer | Arı kovanı kurmaya elverişli ağacın en alt dalı |
Ğoci | Öcü, umacı |
Ğoçi / hoçi | Öcü. |
Ğoğolis | Karmakarışık |
Ğoğori | Baykuş |
Ğoğova etmek | Çömelmek (Bir ğoğova et bakalım şuraya) |
Ğoladi | Büyük toprak parçası. |
Ğoli | Bir küreklik toprak |
Ğolopulis | Yuvarlanmak, takla atmak. |
Ğomo | Dana burnu böceği |
Ğorğorina | Çukur yer. |
Ğorko | Kaya balığı |
Ğostopi | Kor üstündeki kül. |
Ğov | Çok kısa zaman dilimi (Bir ğov gitdim geldim) |
Ğover | Ağaç kovuğu, oyuk. |
Ğovili | Kaya balığı. |
Ğovroş | (Ğovili) Kaya balığı |
Ğoy | Üvey |
Ğoyluk | Üveylik |
Ğozğoş | Yer elması |
Ğuke | Öfke |
Ğumeti | Bir tür sebze |
Ğurtuli | Soluk borusu (özellikle hayvanlarda) |
Ğurtumi | Gırtlak. |
Ğurzula | Felç |
Ğutupis etmek | Yolmak |
Ğvapa / lagoti | Danaburnu. |
H | |
Ha bole | Böyle |
Ha bu | Bu |
Habura | Burası |
Hacika | Sarı tüylü, ufak cüsseli bir kuş |
Hacina kuşi / Hacinika kuşi | Çalıkuşu. |
Hacula | Boynunda ufak bir halka olan kırmızı kuş |
Haculi | Siyah taneli mısıra denir. |
Haçan | (Haçanki) : Mademki (Uygurca) |
Haçan(haçanki) | Mademki |
Hade | Haydi |
Hağu | Şu |
Hağu / Hau | Şu. |
Hağurası | Şurası. |
Hakitsa / Hapitsa | Yeni yetişmekte olan hıyar. |
Halaçı | Dolu |
Halaçi | Dolu |
Halaput etmek | Karıştırmak, darmaduman etmek |
Halati | Eski, yırtık ayakkabı |
Halaz yağayi | dolu yağıyor |
Halbuse | Halbuki |
Haloti | Balgam |
Hamdana | Hamile kalmamış inek |
Hamdospara | Böğürtlen |
Hamduspara | Böğürtlen, fikoki, ağaç çileği |
Hamduspara / Handospara | Böğürtlen. |
Hamlahus | Mısır |
Hampa | Varlıklı |
Hamsikoli | Hamsili mısır ekmeği |
Hamuça | Dağ çileği. |
Hamuçara | Çilek |
Hanbaği | Ahır üzerinde, ot ve saman saklamak için yapılan asma / ara kat. |
Hancaka | Ancak |
Handuka | Böğürtlen. |
Hane | Neredesin? |
Haniçe | Yayla evinin ambarı. |
Hanya | Mademki |
Hapa / Hupi | Kabağın yumuşak içi veya üzümün kabuğu. |
Hapalamak | Karıştırmak |
Hapali | Kabağın içindeki artık kısım. |
Haparis | Karıştırmak. |
Hapsi | Hamsi |
Hapsikoli | Bir tür hamsi yemeği |
Harafana | Yemek ziyafeti. |
Harçı | Sırık |
Harçi | Sırık |
Hardoş | Balık avında suyu karıştırmaya yarayan çubuk. |
Harhali | Cevizin dışındaki yeşil kabuğu. |
Harhali etmek | Kabuğundan ayırmak |
Hark | Ark |
Harnuk | Kuru, sert toprak. |
Hartoma | Çıta, ince çam çıtası |
Hartuma | Kiremit yerine kullanılan tahta parçası. |
Harul | Kara saban |
Haspeleş | Yorgunluktan bitkin düşme. |
Hastuçi | Ezik, ezilmiş. |
Haşil | Kavrulmuş mısır unundan yapılıp sıcak yenilen yemek |
Haşindi | Şimdi |
Haşlak | Olumsuz, aptal adam |
Haşli | Çok sıcak |
Haşli / Haşlak | Çok sıcak. |
Haşluk | Harçlık |
Haşuli | Ana malzemesi mısır unu olan bir yemek |
Hatali | Eski, yırtık pırtık ayakkabı |
Hatiyaluk | Çöplük |
Hatyaluk | Çöplük |
Hava civa | Boş, önemsiz şey. Öksürük tedavisinde kullanılan tadı acı bir kök. |
Havli | Havlu |
Havuriya | Oraya |
Hayat | Giriş, hol |
Hayın | Çok şiddetli, iyi |
Hayif | Öç. |
Hayin / Çohayin | Çok fazla, aşırı. |
Heçaye | Hikaye |
Hedik | Dallardan yapılan kar ayakkabısı |
Hej | Hac |
Heleke | Hocaya okutmaya gidilen yer |
Helengor | Kavisli arıcı bıçağı, bağ bıçağı |
Helepi | Kabak çekirdeği |
Hemail | Kadınların boyunlarına taktıkları bir tür muska. |
Hemayil | Muska kabı |
Hemence | Bir çeşit bez çanta |
Hemençe | Çanta. |
Hemle | Hamile |
Hendekuka | Böğürtlen, fikoki, ( Trabzon’da fuska) |
Hendel | Ahır süpürgesi. |
Hep | Hap |
Hepele | Karıştırmak |
Hepelemek | Karıştırmak, oymak |
Hepli | Siyah üzümün kabuğu |
Hepten gitmek | Hasta olmak |
Heralim | Herhalde |
Herik | İnce ve uzun kazma |
Herişte | Ana melzemesi süt olan bir tür yemek |
Hernuk | Toprağın kolay kazılacak durumda olması. |
Hesa Yesa Helesa | Bir ağırlığı çekerken söylenir |
Heseğ | Gerçek, hakikat, doğru (Heseğ mi deyisun?) |
Heseğten | Sahiden |
Hesut | Gaddar. |
Heyle | Sığırları sürmek |
Hğopi (şokali) | Mısırın dış yaprağı |
Hırba | Taş duvar inşasında taşların arasını doldurmaya yarayan çakıl. |
Hırli değil | Güvenilmez kişiler için söylenir. |
Hırtlakli | İştahlı. |
Hışır olmak | Değerini yitirecek derecede bolluk |
Hıta | Pis. |
Hızan | Cimri |
Hiliça | Henüz olgunlaşmamış mısır |
Hiliça / Hilça | Henüz olgunlaşmamış mısır. |
Hindik hindik | Ufak ufak, yavaş yavaş |
Hirli | İyi değil |
Hişir olmak | Değerini yitirecek kadar bollaşmak |
Hizan | Cimri |
Hobur | Hortlak |
Hoçe | Öfke. |
Hoçeluk | Hayvanın safra kesesindeki sıvı. |
Hoçi | Öcü, ucube. |
Hoğora (hohori) | Baykuş |
Hoho | Öcü, umacı |
Hohol | Çöp, toz |
Hoholis | (Hohol) Karma karışık |
Hoholis(Hohol) | Karma karışık |
Hohori | Baykuş |
Hohori / Huhuri | Baykuş. |
Hohovas | Çömelerek oturmak. |
Hohovis etmek | Çömelerek oturma |
Hokelenmek | Öfkelenmek |
Holokopi | Derin çukur |
Holooiça | Sırılsıklam |
Holopiça | Sırılsıklam. |
Holopuça | Yerdeki sulu kar. |
Honefter / Hunefter | Tepelerin üzerindeki düzlük alan. |
Honepil | Külle karışık ateş. |
Honopi | Sivrisinek. |
Hopeçi | Koyunların boynundaki çıngırak, torba |
Hopeçi / Hoperi kabağı | Bir kabak cinsi. Kurutulduktan sonra üst kısmı kesilir ve içi boşaltıldıktan sonra su ve ayran kabı olarak kullanılırdı. |
Hoper | Geniş, açık |
Hopi | Ufak iken koparılmış mısır bitkileri |
Horum | Yabancı. |
Hosti | Kor |
Hoşeti | Kuru mısır yaprağı |
Hov | Öfke, hırs |
Hova(ya) gelmek | Hemen, acele gelmek |
Hovini almak | Hevesini almak |
Hozan | Ot olmayan yer |
Huke | Öfke, kızgınlık |
Hukelenmek | Çok kızmak |
Hukeli / Hoçeli | Sinirli. |
Humi | Kestane ağacının kabuğundan yapılan meyve sepeti. |
Humra | Kan çıbanı, şiş |
Humri | Siyah üzümün kabuğu |
Hupiya | Mısır koçanının yaprakları. |
Hupuş | Fasulyenin kuru dış kabuğu. |
Hurtuka / Hurtuli | Guart, âdemelması. |
Hurtuli | Gırtlak, boğaz |
Hurtuli (hurtumi) | Gırtlak, ümük, boğaz |
Hus | Kara lahana ezmesi |
Husyana | Yerel takvimde yılın son ayı. |
Hutbin | Kibirli |
Hutuli | Yavrum evladım |
Hutumi | Gırtlak, boğaz |
Hutup | Mısır koçanını çeviren yapraklar |
Hutupis | Yolmak, Koparma |
İ | |
Ikılmak | Yıkılmak |
İdar | Yiyecekler. |
İkamak | Yıkamak |
İkden | İlk önce |
İkilmak | Yıkılmak |
İkraluk | Tiksinmek. |
İksav | Mısır tanelerini havalandırıp tozlarını almak. |
İlaf | Yulaf |
İlamur | Ihlamur |
İlan | Yılan |
İlif | Fındık filizi veya diken sarmaşığından yapılan kısa ip bağı. |
İlincak | Salıncak. |
İnsuz | Issız |
İpek | Yıprak |
İprak | Taze mısır koçanındaki püskül |
İpranmak | Eskimek, yırtılmak |
İpratmak | Yırtmak, eskitmek |
İrize | Rize. |
İro | Gökkuşağı |
İsir | İneklerin yediği, yaprağı geniş ve sert bir ot |
İskandal | Büyük sepet |
İskat | Ölenin namaz ve oruç borçlarına kefaret olarak ayrılan para. |
İslemi | Büyük bakır güğüm |
İspinoz | Bir tür kuş |
İstapili | Eşekarısı. |
İstavrite | Eylül |
İstilar | Ağaç direk. |
İstipis | Yemeğin bozulması |
İşçil | Korku ile karışık şüphe |
İşlitavali | Hamsi pilavı |
İşmar | Göz kırparak işaret |
İşmar etmek | Baş, kaş, göz ve elle işaret etmek |
İşteyici | Dilenci. |
İştoni | Erkeklerin giydiği don |
İştopili | Eşek arısı |
İtmek | Kaybolmak. |
İtroni | Sandalye. |
İturmek | Yitirmek. |
İzbor | Kör, ama |
İzname | Resmi nikah evrakı |
K | |
Ka | Yakınlık, sevgi ifadesi (Dayıka, fatuka, anaka) |
Kaad | Kağıt |
Kaava kaşağusi | İnsanları birbirine kışkırtan. |
Kabalak | Kepenek. |
Kaban | Uçurum, dik yamaç. |
Kabukçi | Başkasının evinde yemekten hoşlanan kişi |
Kabukli | İslam adabına uymayan, edepsiz kişiler için söylenir. |
Kaçafan | Uçurum. |
Kaçata | Alın |
Kada | Küçüklere şefkat ve sevgi ifadesi, kardeş |
Kadanu alsun | Günahını alsın |
Kadi | İçine süt mamulleri konulan ahşap kap. Büyük boy derin fıçı. |
Kaful | Dikenlik |
Kafulluk | Dikenlik, bodur çalılık |
Kağle | Bit |
Kağra | Karga |
Kağurunti | Yıkanıp kavrulmuş turşu. |
Kakaçi | Koyun pisliği |
Kakali | Pipi. |
Kakata | Çay tohumu. |
Kakuç | Değnek, baston. |
Kakuça | Dizleri veya beli bükülmüş kişi |
Kalaç | Sıcak rüzgar |
Kalami | Leğen kemiği. |
Kalati | Çay sepeti. |
Kalavi | Çocukların yaptığı oyuncak ev. |
Kalçin | Dize kadar çıkan kalın yünlü çorap |
Kaleçi | Sığırın boynundaki boncuk dizisi |
Kalef | Dam, baraka, avlak, öneze |
Kalemidi | Iplik yapmaya yarayan bir tür alet |
Kalemluk | Diz ile ayak arasındaki mesafe. |
Kalev / Kaliv | Bahçeleri korumak için geceleri kalınan kulübe. |
Kalif | Basit kulübe |
Kalopya | Sarı asma kuşu. |
Kam | İki ucu sivri çivi. |
Kambi | Taze çay filizi |
Kamçi | Kibrit kutusuyla oynan oyunda kutunun yan kenarı üzerinde durması. |
Kamitra | Lahana tırtılı. |
Kamris etmek | Fışkırmak |
Kamşi | Diken ve lahananın taze uç kısmı. |
Kanava | Hendek |
Kanaviça | Bir tür ince dokuma |
Kanayaklı | Zavallı kadın |
Kancalikutça | Tahtervalli |
Kanci | Dilim |
Kandala | Tıpa, musluk |
Kandeva | Musluk. |
Kaneyakli | Çaresiz yetim |
Kangali | Arık, çok zayıf. |
Kanli olmak | Katil olmak, düşman olmak. |
Kapara | Karayemiş çeşidi. |
Kapoçi | Çıbanın su toplamış hali |
Kapuçi | Yanık veya başka nedenlerle deride içi su dolu kabarcıklar meydana gelmesi. |
Karakonca | Tüyle kaplı insan benzeri hayali yaratık |
Karakoncolos | Kışın en soğuk günleri. |
Karamiş | Karayemiş |
Karçel | İçinden geçilmesi zor, ormanlık yer. |
Kari kuri | Bütün kadınlar. |
Kariş | Bele takılan kemer. |
Karkalaçi | Derelerin denize taşıdığı odunlar |
Karkancala | Karakoncala, Karakoncolos. |
Karnağrisi | Sürekli huysuzluk eden, bahane uyduran, oyunbozanlık eden kişilere denir. |
Karnali | Geniş yayvan sepet |
Kartof | Patates |
Kartuli | Baca kurumu |
Kasapetra | Sert toprak |
Kasar | Küllü suyla çamaşır yıkamak. |
Kaskarina | Örülmüş fritiko bezini tezgahta kesmek |
Kastaniça | Beyaz kabak |
Kastaniça / Kaskanika | Bal kabağı. |
Kaşkali | Hayvanın derisinde farklı renkli tüyleri işaret eder. |
Kataça | Alın |
Katatori | Kapı eşiği |
Kateter / Katotori | Kapı eşiği. |
Katsafurç | Duman |
Katson | Koçan |
Katura | Altını ıslatan. |
Kauçi | İyi patlamış mısır |
Kavara | Yellenmek |
Kavata | Ağaçtan yapılmış küçük tekne |
Kavran / Kavron | Karakovan. |
Kavurinti | Turşu kavurması |
Kavya | Av bekleme yeri, pusu yeri |
Kayağna | Kavrulmuş tereyağında yumurta ve/veya peynir pişirilerek yapılan yemek. |
Kaybana | İstenmeyen bir şey |
Kaybana (ander) | Tereke, ölünün kalan eşyası |
Kayde | Ezgi, türkü havası. |
Kayras | Devrilen bir ağacın bir başka ağacın gövdesine yaslanarak askıda kalması. |
Kebre | Gübre |
Kebur | Kabir |
Keç | Petek |
Keğle / Çeğle | Bit. |
Kehkür | Kepçe |
Kehle | Bit |
Kelep | İpliği parmaklara dolayıp yumak yapmak. |
Kelos | Kurumaya yüz tutmuş bitki. |
Kem | Otları bağlamak için yine otlardan yapılan basit ip. |
Kemane vurmak | Önem vermemek |
Kenef | Hela, tuvalet |
Kepçuk(çepçuk) ağız | Kepçe ağız |
Kepenek (Çepenek) | Bağırsak kurdu. |
Kepiç | Keçinin bir yaşını dolduran yavrusu. |
Keran ev | Yontulmamış kalın ağaçlardan yapılan ev. |
Kerbeluk | Gübrelerin toplandığı yer |
Kerendi | Tırpan. |
Kerezayi | Haziran |
Kerip | Garip |
Keriplenmek | Gariplenmek |
Keş | Yaylada biçilen otun, yayla dönüşü kızaklarla köye taşınması. |
Keşan | Başa sarılan peştamal |
Ketenpere | Oyun, tuzak, ketenpereye getirmek |
Kevi | Sağlam |
Kevret | Yatak |
Kılavlanmak | Bilemek. |
Kırtıl | Yaylalarda yetişen, hayvanları severek yediği yağlı bir ot. |
Kırtıl parası | Yayla sahiplerinin yaylalara gelen yabancılardan aldığı köy sandığı parası. |
Kiça | Topal, aksak |
Kiççi | Bir ısırık, ısırmak |
Kiçi | Ekmekte ısırılan yer |
Kidik | Oğlak. |
Kilavlamak | Aleti ince bilemek |
Kindi | İkindi |
Kinto | Topal |
Kirili budanmak | Bitap düşmek, büyük eziyetler çekmek |
Kirkilos | Güneşli havalarda yatak ve yorganların havalandırılmak amacıyla silkelenmesi. |
Kirkluk | Kırk yaşından sonra doğan çocuk |
Kitipiyos | Adi, işe yaramaz, değersiz |
Kitleme | Çakı bıçağı. |
Kiviçi | Bir tür gece kuşu |
Kiz çekmek | Kız kaçırmak |
Koc/goç | Ağaçtan yapılan basit tabure, genellikle kısa kesilmiş tomruk biçimindedir. |
Koça | Merdiven basamağı, mantar, siğil |
Koçan | Çay alımyeri cüzdanı, şokalisi alınmamış mısır |
Koçira | Tutumlu kadın |
Koço | Boğmaca. |
Koçyali | Su dibeği. |
Kofi | Kara lahana bitkisinin gövdesi |
Kofo | Sağır. |
Koftara | Su boğazı. |
Kofte | Kesmeyen bıçak, işe yaramayan alet. |
Kohlidi | Sümüklü böcek |
Kokana | Yaşlı, çirkin kadın. |
Kokoçi | Öcü. |
Kokouça | Su kertenkelesi. |
Kokov | Taşak. |
Koleti | Bir tür pide |
Kolik | Boynuzsuz teke. |
Kolisofra / Kolistavra | Kertenkele. |
Kolistavra | Kertenkele |
Kolistivra | Kertenkele |
Koliva | Suda pişmiş mısır |
Kolof | Ufak ekmek |
Kolonci | Yol kenarına konan ağaç korkuluk. |
Kolot | Sert ve ince ekmek, pide. |
Koloti | Yuvarlak, disk gibi |
Kom | Kapalı ağıl. |
Koma | Set |
Komakutus | Düşe kalka, paldır küldür |
Komar | Bir tür ağaç |
Kompi | Patates |
Komri | (Kunduri): Tahtadan yapılmış basit iskemle |
Komri (kunduri) | İskemle |
Komri(kunduri) | İskemle |
Komsilamak | Şikayet etmek |
Kondak | Sepet örmek için kullanılan fındık çubuğu. |
Kondari | Sepet yapiminda kullanilan findik çubukları |
Kongoş | İneğin ön ayak derisinden yapılan çarık. |
Kongoş Çarık | Basit ve kaba bir ayakkabı |
Konira | Beyaz bit yavrusu |
Konişuk | Mukavele, konuşulan şey |
Kontra | Topuksuz bayan ayakkabısı |
Kopali | Çamaşır tokmağı |
Kopça | Düğme |
Kopel / Kopeli | Nikâhsız doğan, piç. |
Kopeli | Evlilik dışı çocuk |
Kopidi | Pilekinin hammaddesi olan taş. |
Kopuk | Çapkın. |
Korbakor | Geberip giden |
Korç | Üzerinde et kesilen sert tomruk. |
Korda | Tahtakurusu |
Koris | Yıkanan beyaz çamaşırların tam beyazlanmama rengi |
Korkata | Kalın öğütülmüş mısır unu |
Korkızan | Korkak |
Korkizan | Korkak |
Korkota | Mısır yarması, kırılmış mısır |
Korkota / korkoti | Kırılmış mısır tanesi. |
Kormi | Ayaksız oturak. |
Korop | Dam, baraka |
Kos / Kosi | Kuluçka. |
Kosi | Kuluçkaya yatan tavuk |
Kot | Ölçü birimi, 5 kilo |
Kotbaş | Aptal kişi. |
Kotğa | Büyük fincan, kase |
Kotha | Üstü açık sandık. |
Koti | Lahana gövdesi |
Kotila | Ense |
Kotkafali | Aptal |
Koto | Kalın kafalı |
Kotoli | Asalak kişi. |
Kotori | Silindir biçimli kalın kaka |
Kotospina | Kadınlar için, düzenli, idareli, derli toplu |
Kotoş | İri ve yuvarlak |
Kovermek | Bırakmak. |
Köççü (Göççü) | Yaylacılara yayla yolunda hayvanlarını götürmelerine yardım eden kişilere denir. |
Kösre | Bileği taşı. |
Kuçayı | Şubat |
Kuçi | Köpek yavrusu. |
Kuduçi | Gaga. |
Kuka | İplik yumağı |
Kukaçi / Kukari | Ucu çengel gibi eğri uzun değnek. |
Kukari | Ucu çatallı değnek |
Kukpapula | Saklambaç oyunu |
Kukuçi | Minyon tipli, küçük güzel |
Kukul | Küçük ot yığını. |
Kukula | Başa giyilen bir başlık |
Kukulaçi | Bir armut türü |
Kukuli | Ucu torbalı meyve toplama çubuğu, yuvarlak çıkıntı |
Kukuma kuşu | Guguk kuşu |
Kukupapula | Saklanbaç oyunu |
Kukus | Tomurcuk |
Kukuta | Çay tohumu |
Kuleği | Yayla köylerinde tereyağı, peynir ve süzme bulundurmak / saklamak için kullanılan kap. |
Kulek (çulek) | Çam ağacından yapılan kova. |
Kulor | Kubbe biçiminde yığılan otluk. |
Kulumika | Kılçıksız hamsiye yumurta kırılarak yapılan yemek |
Kumancolis | Çürümeye yüz tutmuş odun. |
Kumbulera / Kumbuli | Çatının en üst omurga kısmı. Sepet veya küfenin üzerine normalinden fazla olmak üzere eşya koymak. |
Kumri | Tomurcuk, genç kız |
Kumule | Tepeleme |
Kumuli | Yığın, tepe |
Kumuş / Kumuşi | Kestanenin dikenli kabuğu. |
Kumuşi | Kestanenin dikenli dış kabuğu |
Kunbule | Çatının ana iskeleti. |
Kunci | Kendir bitkisinin kuru govdesi |
Kuncili | Çalıların karışık durumu |
Kundur | Çatının duvardan taşan kısımları. |
Kunduri | Masif ağaç işleme |
Kunupa | Yazın serin havalarda ikindiden sonra ortaya çıkan çok küçük bir tür sinek. |
Kupanca | Saklambaç oyunu |
Kupas | Ters |
Kupiça / Kuplika | Hıçkırık. |
Kupli | Altın süsü eşyası, asma kilit |
Kuplika | Hıçkırık |
Kupsi | Taze fasulyenin uçları |
Kurçeli / Kurseli | Kesilen mısır sapının bahçede kalan kısmı. |
Kurçi | Sert ve kuru çökelek. |
Kureviş | Ufak zayıf |
Kurseli | Mısır fidanı gövdesi |
Kurşum | Kurşun. |
Kurtaka | Gırtlak. |
Kurulmak | Süslenmek. |
Kurum | Boş arı kovanı. |
Kurumli | Üstü başı düzgün. |
Kurun | Arı kovanı |
Kusçi (çusçi) | Delik açmada, taş kaydırmada kullanılan uzun demir. |
Kuskut | Kabağın sapı, huysuz geçimsiz kişi |
Kutali | Lahana vurmaya yarayan çamdan mikser |
Kutav | Köpek yavrusu. |
Kutni | İpekli veya pamuklu entari |
Kutrum | Kötürüm |
Kutuçi | Kuş gagası |
Kutulis | Paniklemek |
Kutun | Taneleri ayıklanmış mısır koçanı. |
Kutuni | Mısırın tanelerinden arınmış gövdesi |
Kutus | Küt, bodur |
Kutuz | Kel veya başını usturayla tıraş etmiş kişilere denir. Yüzünde yanık lekesi olana söylenir. |
Kutuz baş | Kel baş |
Kuvalete | Üzerinde hızarla odun biçilen tezgâh. |
Kuvari | Olgunlaşmamış ham incir |
Kuvel | Kendir çiçeği. |
Kuviça / Kuyiça | Küçük sepet, meyve sepeti. |
Kuyiça | Küçük el sepeti |
Kuyis | (Kuyizma) Bağırmak çağırmak |
Kuyis (ğarğaris) | Feryat etmek, bağırıp çağırmak |
Kuyis(ğarğaris) | Bağırmak çağırmak |
Kuzina | Bir tür soba |
Külünk | Ucu sivri kazma |
Küspe | Bir cesit hayvan yem |
L | |
Lafsi | Sözün kısası. |
Lagoti | Danaburnu. |
Lağum | Dinamit. |
Lağus | (Lazut) Mısır |
Lağus (lavus, lazut) | Mısır |
Lahğmi | Sığır yemeği, yal |
Lahmi | (Lahmikoli) İneklere verilen yemek |
Lahmi Kafa | Aptal |
Laho | Kor ateşin yansıması. |
Laluk | Kekeme. |
Lamaş | Hantal. |
Lami | Fasulyenin meyvesi, taneli kısmı. |
Landara | Avare |
Langona | Bir tür zararsız yılan |
Langoz / Longoz | Akarsuların dibi görünmeyen derin yerleri. |
Laob / Laup | Lâkap. |
Lapara | Ciddi olmayan, döneklik edebilen |
Lapaza | Bir tür yabani bitki |
Lapaza çiçeği | Kabalak, Tussilago farfara |
Laperi | Kavurma tavasını karıştırmaya yarayan alet. |
Lapi | Aptal |
Laus | Mısır |
Lauz / Lağus | Mısır. |
Lazut / Lazoti | Mısır. |
Leçan | Büyük. |
Leere | Sini altında konan, ayakları açılıp kapanan ahşap ayaklık. |
Leğre | Sini altlığı, rahleden geliyor |
Lekur | Uzun |
Lemsa | Bol süt veren inek |
Lencer | Büyük sahan. |
Lender | Kilolu, beceriksiz kişi |
Lenger | Büyük derin kazan |
Lenguri | Uzun boylu, hantal adam |
Lere | Üzerinde sofra kurulan dört ayaklı düzenek |
Lezgi | Derbeder insan |
Liğiçi | Yabani sarmaşık |
Liğiçi / Lihçi | Yabani sarmaşık. |
Lihğçir | Tarladaki beyaz uzun ot, kuzu otu |
Likapa | Çay üzümü, yaban mersini |
Likapi | Bir cins armut |
Likmen | Şişesiz yanan küçük idare lambası |
Likoç | İkiz |
Likomi | Sırta alınan yükün bir kısmı. |
Likotir | Çimen cinsi |
Limas etmek | Havanın yumuşaması |
Lina | Çamaşır asılan ip. |
Lina yapmak | Çamaşır asmak için ağaç germek |
Lingoz | Denizdeki derin çukurlar |
Lipla | İskelet gibi çok zayıf kişi |
Litropi | Yazın en sıcak zamanı 22Temmuz |
Liver | Tabanca |
Livor | Yabani yemiş veren bir bitki |
Livrik | İnce uzun |
Lobiya | Fasulye |
Lobut | Aptal |
Lobya | Fasulye. |
Loha | Kor ateş |
Lohdika | Bir yemek çeşidi, lahana ve mısır ekmeği |
Loklatis | Suyun fokur fokur kaynaması |
Lokoş | Gofret |
Lokum | Bir çeşit kurabiye |
Longoş | Kaba herif |
Lop | Olgun meyve. |
Lopi | Aptal. |
Lori | Dar ve uzun ekili arazi parçası |
Loti burunlu | Burnu devamlı akana küçümseme için |
Luluçi | İnce, uzun sırık. |
Luluçi olmuş | Islanmış, suya doymuş |
Lumbika | El feneri |
Lutuçi | Etli butlu (Baksana kariya, luturu duruyi) |
Luturi | Etli butlu, etine dolgun. |
M | |
Mabeyin | Yan oda |
Macaroş | Güzel yemek yapan kadın. |
Maça | Çekiç. |
Maçital | Yayla eğreltisi. |
Mafra | Kötülük eden |
Mafrat | Yaramaz çocuk |
Mağa / Mağaka | İnek. |
Mağaka | Çocuk dilinde inek |
Mahrama | Kız istemede söz kesilen gece. |
Makoç | Halı ve kilim tezgâhında ipliklerin geçirildiği mekik. |
Maladeç | Aferin sana, nazar değmesin. |
Malatok | Küçük balyoz. |
Malez | Özensiz yapılmış yemek |
Maluh | Fide dikme, çarık örme çubuğu. |
Mamalak | Beceriksiz |
Mamalika | Bebekler için mısır unundan yapılan bir yemek |
Mamancika | Oyuncak bebek. |
Mamukağız | Beceriksiz, sözü ağzında eveleyip duran |
Mamuli | Diken meyvesi |
Mamulitsa | Atmacanın erkeğine denir. |
Manaçi | İneğin boğazına bağlanan ip |
Manca | Karalahana yemeği |
Mangana | İki kasnak arasına yerleştirilen “L” biçiminde sert bir ağaçtan yapılır. Daha çok mısırı koçanından ayırmak ya da pirinci çeltiğinden ayırmak için kullanılır. |
Maniya | Kömür lekesi |
Manyat | Küçük ölçekli balıkçı ağıdır. Barbun avı için kullanılır. |
Maran | Ahşap yığma tek katlı ev |
Maraz | Ruhi hastalık |
Marikas | Karayemiş çeşidi. |
Marko | Hırsız kedi |
Marokos / Marokolis | Geviş getirmek. |
Maroslamak | Fidelerin veya yaprakların solması |
Maruşka | Yaşlı, bunamış insan. |
Masti | Dişi kedi |
Maşa taşı | Mezarlık taşı. |
Matahcara | Tohumluk torbası |
Matahçara / Paçatera | Omuzda taşınan yükü dengelemek için diğer omuza koyularak yüke destek olan odun parçası. |
Matiçali | İneklerin yediği bir tür ot |
Mavrant | Servet |
Mecereme | Meğer. |
Megereme | Meğer |
Meğrem | Mahrem. |
Mejlun / Mejlum | 1. Kötürüm, engelli. 2. Mecnun, âşık, aklı başka yerde manasında söylenir. |
Melan | Yunus balığı |
Meleğem | Merhem. |
Memecuş | Parmak uçlarının soğuktan donup sızlaması. |
Memetika | Serçeye benzeyen bir kuş |
Memetina | Bir çeşit horon |
Merek | Samanlık, otluk |
Mesur | Ahırda hayvanların önüne yemlerini koymak için açılan, küçük çukura denir. |
Meşe | Orman. |
Met | Çelik-çomak oyunu. |
Met değnek | Çelik çomak |
Metika | (Met-değnek) Çelik çomak çubuğu |
Meyit | Gereğinden fazla endişe eden kimselere denir. |
Mezen / Mezende | Şüphe. |
Mika | Plastik, naylon. |
Mile | Bilye |
Milos | İyi öğütülmemiş un. |
Mimicaç | Karıncalanma, uyuşma. |
Mimika | Karınca. |
Mimilik (bibilik) | Karabatak |
Minci | Çökelek |
Miras oyunu | Aslı cevizle oynanan, bilyeyle de oynanan oyun |
Mirolata ekmeği | İçine içyağı, pırasa, taze soğan konan mısır ekmeği. |
Miska | Sümük |
Miti | Burun |
Mizmici | Çok titiz |
Modyeli | Değirmende mısırın oluğa verildigi oynak ahşap kısım |
Modyoli | Değirmende öğütülecek maddelerin konulduğu ambar. |
Mokol | Tarlada yakılan büyük ateş |
Moli | Pişen yemekte oluşan topak |
Molozma | 60-70 kulaç boyunda, 2 kulaç derinliğinde bir balıkçı ağıdır. |
Momoli | Böcek |
Momolika | Bir tür kır meyvesi |
Mostra | İnsanın dış görünüşü |
Mostraluk | Göstermelik |
Mozuka | Süt veren inek. |
Mozuko | Sütü, sağılımı azalan inek |
Muh | Çivi |
Muhlama | Mısır unu muhallebisi |
Mukon | Küçük odun yığını. |
Mulduvan | Yiğit mert |
Muncur | Ağız ve burun kısmı (Bukma muncurlarını-mızmızlanma) |
Murmuris etmek | Fiskos etmek |
Murzi | Ur, çıkıntı. Çıban |
Muşi | Hayvan ayağı |
Muşkut | Beceriksiz, alil |
Muta | İçine hohori (Baykuş) konulan, kafes biçiminde örülen sepet. |
Muti | Yumusak huylu |
Muzevir | Söz taşımak |
N | |
Na | Elden uzatılan bir şeyi karıdaki alsın diye söylenir. |
Nabedil olasın | Yok olasın |
Nabedil olmak | Defolmak, yok olmak |
Nacak | Et doğramaya yarayan küçük balta |
Nağmisa | Yeni gelin, gelinlik kız, kurumlu kurumlu oturan kız |
Nağuka | Beceriksiz |
Nalya / Nayla | Ahşap ambar, serender. |
Nanuka / Nunuka | Beceriksiz. |
Nanuris etmek | Ninni etmek |
Nasaka | Yeni yumurtlamaya başlayan tavuk |
Nasi | Nasıl |
Nayla | Serender |
Nedu | Nedir? (Nedu, cece yarisi tiktin bizi ayağa?) |
Nefel | Bıldırcın yakalamak için kullanılan ağ. |
Neluktur | Nasıl oldu da böyle yaptın? |
Nemise | Güzel |
Neyana | Ne tarafa, nereye, nerede |
Nezuk | Nazik |
Nuhris | Pis, kötü, çirkin. |
Nunuka | Mıymıntı |
O | |
Obiri | Öbürü, öteki |
Oçi | Madem ki. |
Oçuz | Öküz |
Ofurmak | Üflemek. |
Oğnine | Önüne |
Oğonk | Sığır yiyeceği |
Oğtovri | Ekim |
Oğul vermek | Bir gurup arının kovandan ayrılıp yeni koloni oluşturması. |
Oğur | İstikamet, yön, taraf, sıra |
Oğura Celmek | İneklerin cinsel istek duyması |
Oğura gitmek | İneğin döllenmeye gitmesi, uğura gitmek |
Ohtovri | Yerel takvimde Ekim ayı. |
Ola | Ulan |
Ole | Öyle |
Ondortli | Bir tür tabanca |
Onsurmak | Öksürmek. |
Opice | Atmaca avında kullanılan geniş ağ. |
Orçinmek | Ürkmek, korkmak. |
Orsidi | Yörede yetişen bir tür ağaç |
Osuruk hurması | Karahurma. |
Otar | Otlatmak, gütmek |
Otluk | Mısır bitkisinin hayvanların yiyebileceği kısmı. |
Ovalı | Erzurumlu, arka memleketli |
Ovar | Düzeltmek, derleyip toparlamak |
Oy ana | Üvey ana |
Oy uşak | Üvey çocuk |
Oyani | O tarafı, orası |
Ozaçe | Lahana Sarması |
Ozaşe (ezmelik) | Pişirilen lahana yemeklerini ezmek üzere kullanılır. Korza adıyla da anılır. |
Örkünmek | Ürkmek, kokmak |
P | |
Paçahtara | Omuzda kalas, kütük benzeri yük taşırken, diğer omuz üzerinden yükü desteklemek için taşınan sopaya denir. |
Paçariş | Ayağa dolanmak |
Paçariş etmek | Mani olmak, sıkıştırmak |
Paçarişlanmak | Cinler, periler tarafından çarpılmak. Bu yüzden insanın bir tarafının sakatlanması. |
Paçatera | Omuzda taşınan yüke nacak, balta sapı gibi şeylerle destek olmak. |
Paçatura | Kazılan topraktaki kalın toprak öbekleri. |
Paçi | Küçük kız. Büyük kızlara şaka için denir. |
Paçka | On kibrit kutusunun oluşturduğu paket. |
Pafuli | Patlamamış mısır |
Pağça / Pahça | Kurutulmuş ot ve odun gibi eşyaları yağmurdan korumak için yapılan eğreti yapı. |
Pağsa | Kulübe |
Palah | Ayı yavrusu. |
Palamar | Ahır duvarının dış köşesi. |
Palanci | Kadınların yük taşımak için sırtlarına aldıkları kalın bez. |
Palariş | Cin çarpması |
Palavaris | Sırta alınan yükü taşıyan ipin uçlarını koltuk altına sıkıştırmak. |
Pali | İneğin bağlandığı kazık, iskamle ayağı |
Palol | Kundak |
Paluze | Ana malzemesi süt olan bir tür tatlı |
Paluze gibi uşak | Yakışıklı, beyaz tenli erkek cocuk |
Pambuk | Pamuk |
Panço | Sazan |
Panfi / Panti | Ahırdaki hayvan yemliği. |
Panti | İneğin ot yediği bölme |
Papalika | Uğur böceği. |
Papara | Ağır ve hakaret içerikli söz, laf |
Papila | Horon türü |
Papur | Vapur |
Paputa | Mısır patlağı. |
Parakami | Taştan ocak |
Paramuna | Yeni doğan çocuk için verilen yemekli davet. |
Parapat | 60-70 kulaç boyunda, 5 kulaç derinliğinde olan bir balıkçı ağdır. |
Pardi | Çakal |
Parpakani | Halka ve sap olmak üzere iki kısımdır. Yün ve ipliklerin eğirmesinde kullanılır. Dip kısmında ipliği takmak için yarım ay şeklinde bir halka bulunur. |
Parparayi dökmek | Bütün kızgınlığıyla bağırıp çağırmak |
Partal (hartali) | Eskimiş eşya, eskimiş ayakkabı |
Pasğa | Ot yaprak gibi malzemelerin konulduğu basit yapı |
Pasha | Mezra evi, ot evi, dağ evi. |
Pasmanika | Patlamış mısır |
Patatika vurmak | Havale geçirmek. |
Pati | Küçük tahta, mezar patisi, kedi köpek ayağı |
Patiça / Patiçi | Taze fasulye. |
Patiçi | Taze fasulye |
Patiçi olmak | Yassılaşmak |
Patol | Sıkıştırılmış küçük ot demeti. |
Patoma | Ahırdaki tahta döşeme |
Patos | Yassı, dümdüz |
Patoslamak | Dümdüz etmek, yassı hale getirmek |
Patuli | Yoğun kar yağışı. |
Patuli patuli | Tane tane |
Pazi | Yaban pancarı, pazı. |
Peçare | Çit |
Peçare (peçari,peçavra) | Çit |
Peçi | Cilt. “O paçi, o kızara peçilarun” |
Peçibaş | Kabakbaş, saçı dökülmüş |
Pepe | Süt |
Pepeçura | Üzümden yapılan muhalebi kıvamında tatlı |
Pepeka coz | Mavi gözlü |
Perçem | Püskül, kakül |
Perteola / Pertuali | Yeni doğum yapmış ineğin ilk günlerindeki sütü. |
Pertuali | Doğuran ineğin ilk bir haftada verdiği süt |
Peş | Arka. |
Peşe kaçmak | Kızın erkeğe kaçması |
Peşkir | El bezi, küçük havlu. |
Peşuk | Beşik |
Petek havası | Yağmurun kesilip bir anda güneş çıkması. |
Petima | Toprak basamak |
Petroz | Çay |
Piçak | Bıçak |
Piçef | Bahçenin baş ve dibindeki küçük çayır alanlar. |
Pif kokmak | Kötü kokmak |
Pifano | Bereketli |
Pifona | Göze çok görünen fakat çabucak halledilebilecek işler için söylenir. |
Piftoli | Sevimli, yaramaz cocuk(şakalaşırken söylenir) |
Pileki | Mısır ekmeği pişirilen tatlı |
Pilmi | Kirli, pasaklı. |
Pipa | Kısa boylu |
Pipili | Pipi. |
Pisik | Kedi |
Pisik dalağı | Pankreas |
Piştof / piştol | Tabanca. |
Pitemi | Yarım metrelik bir ölçü birimi |
Pleçi / Pileki / Pelçi | Taştan yapılan, içinde ekmek ve yemek pişirilen kapların adı. |
Pleki | Mısır ekmeği pişirmek işin kullanılan taş |
Poar | Pınar. |
Podes | Naylanın ağaç tekerlekleri. |
Podosi | Naylanın direğine konan ağaç tekerlek |
Poğoni | Yetim, kimsesiz |
Pomborina | Büyük yabani arı. |
Ponca | Odun yığını. |
Poncul | Kaymağı alınmış süt bozuğu. |
Pontul | Pantolon |
Popoçi | İri, olgun meyve. |
Porluko | Çok yellenen |
Pormo | Erken olgunlaşan sebze ve ekin |
Portağala | Yeni doğurmuş inek sütünden yapılır |
Portihğala | Ağız, ineği doğum sonrası sütü |
Pos | Derelerde balık avlanılan küçük ağ |
Potol | Geniş, enli. |
Promo | Erken olgunlaşan sebze. |
Puğar | Pınar. |
Pulama | Un karıştırılarak yapılan hayvan yemeği |
Pulaşi | İneklere verilen bir çesit yiyecek |
Puli | Civciv, yavru |
Puma | Daire şeklindeki peynir |
Pumburi | At sineği |
Pupu | Çocuk dilinde yara |
Purputli | Yüzeyi kabarcıklı olan |
Purtuli | Kesik veya yırtık eski bez parçaları |
Putina | Yağ, peynir saklamak için kullanılan çam tahtasından yapılmış, dip kısmı geniş, ağış kısmı dar kabın adıdır. |
R | |
Raana / Rahna | Örümcek. |
Ragi | Atmaca avcılarının kırmızı sırtlı örümcek kuşunu yakalamak için hazırladıkları tuzak. |
Rağna | Örümcek |
Rahğna | Örümcek |
Rahğna ketani | Örümcek ağı |
Rahna | Örümcek |
Rahna ketani | Örümcek ağı |
Rehte | Şelale. |
Reni | Çatı katı, teras. |
Reyiz | Reis |
Rimis | Tereyağı veya ekşimeğin küflenmesi. |
Rimis etmek | Tereyağının ekşimesi, bozulması |
Rivriv | Rüzgardan nem kapan, ayakta duramayan |
Riyo | Yosun. |
Rohte | Kaban, dere kenarlarındaki tehlikeli yarlar |
Rohti / Rohto | Derelerde derinliği kestirilemeyen tehlikeli yerler. |
Rohtiko | Bir çeşit lahana yemeği |
Roka | Mısırın kabuklu hali |
Rokopi | Mısır fidelerinin seyreltilmesi |
Rokopodi | Kendir ipini eğirmek için yapılmış düzenek. |
Rospi | Orospu. |
Ruruli | Rus armutu |
S | |
Sabuk | İnce tabanlı kösele çizme. |
Sacayak | Ateşin üzerinde duran üç ayaklı alet. |
Sağ | Dere kenarı düzlükleri |
Sahan | Bakır tabak |
Sahtariça | Sarmaşık. |
Sakudi | Salkım. |
Sakumi | Patates ambarı. |
Sakunar | Kiler. |
Salahana | İşsiz, güçsüz adam |
Salahana çopeği | Başıboş dolaşan kişi. |
Salahğana | Başıboş, avare |
Salma | Köy işlerinde kullanılmak üzere bağışlanan para. |
Saltabaş | Sorusuz, avare. |
Sami | Mısır yaprağından örülen ip |
Sargan | Zargana balığı |
Sarğa | İçinde hamur yoğurulan ahşap tekne. |
Sayı saymak | Ağıt yakmak. |
Sayin | Sanki. |
Sayta (zayta) | Kemençe yayı |
Sebi | Bebek |
Seçe | Ahşaptan yapılan basit kanepe, sıra. |
Sedeke | Sadaka |
Seftika | Pazıdan yapılan sirkeli turşu |
Seftila | Yaban pancarı, pazı. |
Seğiretmek | Firlayip koşmak |
Sehter | Fındık çubuğundan yapılan ot sepeti |
Seke | Ahsap karyola |
Sepetbaşı | İçi boş kafalı |
Sevluk | Aklı kıt. |
Seyta | İki kişinin karşılıklı kullandığı küçük bıçkı. |
Seyvan | Kabak, salatalık gibi sebzeler için yapılan çardak. |
Sığna | Yara izi |
Sığran | Isırgan otu |
Sifila | Yaş yapraklı çalı |
Sifteri | Atmaca avı. |
Siğna | İşaret. |
Siğran | Isırgan otu. |
Sihsara | Bir horon çeşidi |
Simatora | Omuza ya da bele asılabilen tohum torbası. |
Sina | İz, belirti |
Sinağuş | Bir şeyi bulmak için konan işaret |
Sinauş | İz, işaret. |
Sinor | Arazileri ayıran sınır |
Sipa | Yaramaz ve çok bilmiş çocuklara soylenir |
Sipar | İstavrit balığı |
Socuşlamak | Ağacı yontmak. Sırığın ucunu sivriltmek. |
Somar | Altı teneke ölçeğinde mısır. |
Soyka | Yılanın döktüğü, bıraktığı deri artığı. |
Sufan | İneğe yedirilen gürgen ağacı dal ve yapraklar |
Sultuçi | Sırta alınan otlara geçirilen ağaç sırık. |
Sumar | Geç ekilen ve geç olgunlaşan sebze. |
Sumari | (Sumarluk) Geç kalan. Son çocuk |
Sumizma | Sızdırma |
Sumsuk | Hayvanın çenesi |
Sumuç | Parmak boyu ölçü birimi |
Sumuş | Parmak boyunda ölçüm birimi |
Sunduk | Büyük un ambarı. |
Supara | Elifba. |
Surtika | Küçük kuş |
Suser | Kilit |
Sutli | Bir çeşit sütlaç |
Sürecek | Yazı sürmek için kalem gibi yontulan sopa |
Ş | |
Şadinak | Yaylacıların sulu yiyecekleri koydukları, ağzı kapaklı ahşap kap. |
Şafla | Ağız suyu, salya |
Şağnoma | Fazla güneş almayan yer, bitki yetişmeyen yer |
Şağul | İşaret. |
Şahtaliçi | Kına yapımında kullanılan çiçek. |
Şalaka | Ustu basi kirlenmisçocuk |
Şali | Salya (cocuklar icin kullanilir) |
Şalika (şaloti) | Salya, ağız suyu |
Şalo | Salya. |
Şaloti | (Haloti) Ağızdan akan salya |
Şaloti(haloti) | Ağızdan akan salya |
Şano | Horon çeşidi |
Şapati | Şamar, tokat. |
Şapoti | Tokat |
Şaravaz | Alttan delikli ahşap tekne, üzüm yapımında kullanılır |
Şarba | Eşarp |
Şarba / Şarpa | Eşarp. |
Şarişka | Horon çeşidi |
Şarnaz | Söz dinlemeyen. |
Şaşaf | Çarşaf. |
Şaşot | Yaylada duran yaşlı kadın. |
Şepidi | Yaban arısı |
Şerevaz | Üzümün ezilip şırasının alındığı geniş tekne. |
Şernaz | Çıtkırıldım, nazlı çocuk |
Şeytan suparasi | Uyanık. |
Şi | Çocuklara işemeleri veya sümkürmesi için denir |
Şima | Kendiliğinden oluşan, ağaçlarda yuvalanan arı topluluğu. |
Şina | İpin kollara dolanmasıyla yapılan büyük yumak. |
Şinakiça | Yaprakları oğuşturulduğunda köpüren bir tür bitki |
Şokali | Mısır koçanı yaprakları |
Şokali (hpopi | Mısır koçanını saran yapraklar |
Şuçur | Şükür |
Şurus etmek | Islık çalmak |
T | |
Tağra | Ufak balta |
Tahra | Burnu kıvrık, sapı uzun küçük balta |
Taka | Küçük yelkenli |
Takaza etmek | Sitem etmek |
Takonya balığı | Trakonya balığı |
Taktaka | Su ile çalışan bir çocuk oyuncağı |
Tami | Çay bitkisi ocağı |
Taraba | Tahta perde |
Tarhuli | Tarla kenarlarında yetişen bir sebze |
Tatuli | Ayak |
Tavali | Yemek cinsi, turşu tavalisi |
Tavara | Gece gelip insanların ağzına kapatan bir tür hayalet |
Tavli | Şişman, semiz |
Temeçi | Kaburga kemiği |
Temeçulli | Sürekli, devamlı |
Temoni | Bir direğin etrafında mısır otunun konik biçimde istiflenmesi |
Tentene | Dantel |
Tentenis etmek | Zayıflık veya hastalıktan titremek |
Tepes kupas | Tepe taklak |
Teretelli | Tepe taklak |
Termaş | Üzüm toplama sepeti |
Terme | Yaramaz |
Termoni | Yara |
Teşçi | Keşke |
Teşik | Yun eğirmeye yarayan bir tur çubuk |
Teşirmek | Ağactan meyva toplamak |
Teşuk | Öreke, yün eğirmeni |
Teşurmek | Toplamak, devşirmekten geliyor |
Tiken | Diken |
Tikoça oyunu | Sek sek oyunu |
Timya | İlaç, kimya ve simyadan geliyor |
Tiraçi | Tiryaki |
Tirmata | Ekmek kırıntısı |
Tohli | Buzak, kuzu |
Tohtos etmek | Sinmiş, sönmüş hale gelmek |
Toli | Toprakta kucuk delikli cukur |
Toliye düşmek | Tuzağa düşmek |
Tomari | Yemeği yapılan bir tür yabani bitki |
Tomoni | Ot yığını |
Torlos | Mahmur |
Tortol | Sakar, beceriksiz |
Troni | Sallanan koltuk |
Tuçan | Dükkan |
Turçi | Türkü |
Turmuli | Ekmek kırıntısı |
Turmuli (turmuta,tırmata) | Ekmek kırıntısı, kırıntı |
Tuylika | Tüylü, kıllı insan |
U | |
U | O |
Ubur | Hayalet |
Uğrak | Uğranılan yer, durak |
Ula / Ola | (Ola) Bir sesleniş şekli. Ula Hasan ! |
Una | Ona |
Unnen | Onun ile |
Urdi | Ordu |
Us | Üst |
Uskuçi | Taneleri alınmış mısır |
Ustalukli | Becerikli, tecrübeli |
Usti Dönmek | Başı dönmek |
Uşak | Erkek çocuk |
Uşma citmek | Uçarcasına, alelacele, çarcabuk |
Uya | Oya |
Uyma gitmek | Delikanlıya kaçmak |
Uzumayi | Kasım ayı |
Üst oyunu | Koşturmaca ebelemece oyunu |
Üsti dönmek | Başı dönmek |
V | |
Vadeye sal | Ağır şart koşmak, olmayacak şeyler istemek |
Varagele | İlkel teleferik |
Varakula | Büyük çekiç |
Varangelen | Bir tür teleferik |
Vartivar | Yayla eğlenceleri |
Varya | Büyük balyoz |
Vato | Yayvan, sarımtırak eti yenmeyen bir balık |
Veraş | Arıcılıkta, amaçlarda, kovan kurmağa elverişli ağaç |
Verevir | Meyilli, yumuşak eğimli yer |
Viça | Çalı |
Virka | Dişli kürek |
Vrasti | Kediye yemek verilen çanak |
Vu | Şaşırma ifadesi |
Vurzula vurmak | Felç gelmek (beddua edilirken soylenir) |
Y | |
Ya kover beni | Bırak beni artık, yakamdan düş |
Ya ne / Ya nedu | Ne sandın? Elbette, tabi ki öyle |
Ya oyani ya buyani | Ağır ve ümit kesilmiş hastanin ya ölmesi veya şifa bulması |
Yaba | Ya bak. (Bak ne oldu !) |
Yafan | Set şeklinde, altı duvar, ekili küçük arazi parçası, (Babadan kaldi bize içi yafan, onlan çeçim olur mi?) |
Yalağuz | Yalnız |
Yamsilama | Taklit etme |
Yancoz | Şaşı |
Yane | Ne sandın? |
Yangaz | Yaramaz |
Yariluk | Ortaklık, yarıcılık |
Yaşik | Kasa |
Yaşmak | Bir tur kenari suslu bas ortusu |
Yatur para | Biriktirilen para |
Yavelemek | Sayıklamak |
Yavelle | Sayıklamak |
Yeği | Eskiden alınan başlık parası |
Yeni yetme | Yeni ergen olmuş |
Yeni Yetne | Genç, delikanlı |
Yeniyil | Ocak ayı |
Yenluk | Hafif |
Yirmak | Irmak |
Yolluk | Kilim |
Yukisi gelmek | Uykusu gelmek |
Yuklamak | Uyumak |
Yükli | Gebe kadın |
Z | |
Zakota | Taze soğanın yeşil kısmu |
Zam | Baharda kuytu yerlerde erimeden kalan, sıkışmış kar-buz parçaları |
Zati / Zatiberi | Zaten, eskiden beri |
Zatiberi | Öteden beri |
Zerdeva | Bir tür dağ sansarı |
Zeyali | Rutubetli |
Zımilaçi | Sık dikenlik |
Zibarmak | Şimarmak |
Zibartmak | Fena halde, vucudu kizarincaya kadar dovmek |
Zifona | Kapkara bulutlu, yağmurlu fırtına |
Zimilaçi | Sık dikenlik |
Zipazip | Ağzına kadar dolu |
Zipka | Dar elbise |
Ziriks etmek | Açlıktan karnı zil çalmak |
Zirlamak | Zırıldamak |
Zirza | Kapı menteşesi, fermuar |
Zit var oni | Hiç hoşlanmıyorum ondan, hoşlanmamak, beğenmemek |
Zivonadan çıkmak | Çok kızmak |
Zivori | Midye cinsi |
Zivoyir | Bir mekanızmanın dönen kısmı |
Zoboti | Zor ve güç iş |
Zoli | Kemiğin içindeki kemik iliği |
Zoli burun | Burnu çok akan kimse |
Zosto | Hafif ve pek düzgün olmayan sırtlık ot yükü, Şekilsiz uzun kadın |
Zotozot | İnadım inat |
Zubut | Kısa ve küt şey, kısa boylu geçimsiz kişi |
Zumşi | Elle, dirsekle dürtme |
Zumzuklamak | Yumruklamak, dürtükleyip vurmak |
Zumzukle | Dürtmek, dürtüşmek |
Zurzuli | Üzüm tanesi |
Zutra | Uzun boylu ve aklı kıt kişi |